Gelecek Partisi Genel Başkanı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, Saraçhane’deki makam odasında ziyaret etti. Zabıta mangası tarafından karşılanan Davutoğlu, İmamoğlu ile baş başa sohbet etti.
Davutoğlu ve İmamoğlu, yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından kameraların karşısına geçti. Davutoğlu, konuşmalar öncesinde, duygularını yazdığı İBB anı defterine imzaladı.
İstanbul’un emanet edildiği İBB Başkanı’nın başarısının ve kentin gelişimi için gösterdiği çabanın önemli olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, “İstanbul şehrinin emanetini üstüne almış olmak, büyük bir sorumluluktur. Yakından çalışmalarını takip ediyoruz. Bu vesileyle İstanbullu olmak hasebiyle de kendisine başarı dileklerimi iletmek için buradayım. Zarif bir şekilde iki kez kendisi bizi, eşiyle, değerli hanımefendi ile birlikte ziyaret ettiler. Bir iade-i ziyaret borcumuz da vardı” diye konuştu. İade-i ziyaret borcunu, özellikle tarihi ve önemli bir günde yapmak istediğini dile getiren Davutoğlu, “Tarihi bir günde derken, olumlu anlamda değil; ülkemizin, demokrasimizin ve hukukumuzun itibarı açısından ciddi bir yanlışın olma ihtimali olduğu bir günde ziyaret etmeyi özellikle tercih ettim. Bu, bizim İstanbul’umuza, demokrasimize, hukukumuza saygının bir gereğidir. Siyasi mücadele içinde farklı görüşler sergilenir. Bazen sert tartışmalar da olur. Ama olmaması gereken bir şey varsa, o da hukukun siyasete alet edilerek, farklı düşünenlerin cezalandırılması üzerinden siyasi bir dizayn etme çabasıdır. Bunun yaşanmaması gerekir” dedi.
31 Mart 2019 İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesinin yanlış bir karar olduğunu tekrar etmek istediğini kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi:
“Demokrasimize, hukukumuza, ülkemize bir itibar da kazandırmamıştır. O dönemde yapılan bir yorum üzerinden daha sonra sürdürülen hukuki süreç ise, son derece bizi üzen, hukukumuz açısından da itibarını sarsan birtakım söylentilerle birlikte seyretti. Hangi görüşte ve hangi parti olursa olsun, hepimizin nihai olarak güvenmesi gereken merci yargıdır, hukuktur.”
“Bugün sürmekte olan davada, ümit ederiz ki, Türkiye’de yargının demokrasinin ve ülkemizin itibarını sarsacak bir karar çıkmaz” diyen Davutoğlu, “3 yıl bir davanın böyle bir gündemde tutulması hatadır. Ve nihayet olarak da tabii buraya siyasi müdahale yapılması hattadır. Ben, değerli Büyükşehir Belediye Başkanı’mıza, İstanbul’a hizmet yönündeki çabalarında destek ifade etmek istiyorum. Ola ki bir farklı kanaatimiz olursa, onu da söyleriz. İstanbul’u korumak bizim için en büyük görevdir. Kuzey Ormanları’nda, Kemerköy’de süren çalışmalardan tutun da İstanbul’un betonlaşmasına kadar olan giden süreçlerin hepsinde, yüreğimizin yandığı da aşikar. Bütün bu çabalarda, İstanbul’un doğasının ve tarihinin korunması çabasında yanındayız. Sık sık da istişare ediyoruz, Kanal İstanbul konusu da dahil olmak üzere” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, Davutoğlu’nu ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren İmamoğlu da duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Türkiye’mizin yargı sürecinde, önemli bir günde hem şahsımı hem İstanbul Büyükşehir Belediyemizi hem de 16 milyon İstanbul’u ilgilendiren günde ve de tam da o anda bizi ziyareti, bizim için çok anlamlıdır, çok değerlidir ve asla unutulmayacaktır. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. İstanbul’la ilgili önerilerini, tavsiyelerini bizden esirgememiştir. Bugün de bunun üzerinde bir kısım sohbetimiz oldu. İstişaremiz ve özellikle bu siyasal süreçteki altılı masanın ülkemiz adına, hele hele bu tür yargı süreçlerinde yaşadığımız olumsuzluklardan sonra, 2023’ün ne kadar mühim olduğunu, ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu anlamda hem kendilerine hem bütün o masada bulunan siyasi partilerimizin liderlerine yürekten başarı diliyoruz.”
Davutoğlu, bir gazetecinin, “Altılı masanın adayının hala açıklanmaması tartışılıyor. Herkes merakla bekliyor. Aday ne zaman açıklanacak” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Adayın açıklanmaması, sanki verilen bir söz yerine getirilmemiş gibi bir eda ile bu sorular gündeme geliyor. Altılı masa, ilk toplantısını 12 Ocak’ta yaptığında da 28 Şubat’taki parlamenter sistem açıklamasında da daha başladığımız anda biz şunu söyledik: Cumhurbaşkanı adayımız, seçim süreci başladığında ilan edilecek. Bütün liderler buna sadık kaldılar. Kimseye, hiçbir zaman, ‘Biz, şu ayda açıklayacağız, şu ayda ismi beyan edeceğiz’ demedik. Belki öyle bir taahhüt de doğru değil. Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olmasını açıklaması, onları bağlar. Ama hiçbir yerde de adayların böyle çok önceden açıklanması diye bir teamül yok. Ben, bu sistemi ‘Başkanlık sistemi’ olarak görmüyorum. Ama çarpık bir başkanlık sistemi de olsa, böyle bir aday açıklamasının aylar öncesinden yapılması diye bir kural yok. Nedir yapılması gereken? Gazetecilerin 5 N1K diye bir prensibi vardır. ‘K’ sorusu, kim sorusu, 5N ile birlikte cevaplandırılacak ve önce ne olacağı, nasıl olacağını cevaplamakla geçer.
Biz, şu an altılı masa olarak, 14 Kasım’da Sayın Babacan ev sahipliğinde yapacağımız toplantıda da nasıl yöneteceğimizi, yani geçiş sürecinin mekanizmasını tespit edeceğiz. Ne yapacağımızı da… Son derece başarılı yürüyen bir çalışmamız var. Her gün hemen hemen arkadaşlarımız toplanıyor. Tematik konularda, 55 başlıkta ortak politikalarımızın ne olacağını da muhtemeldir ki, aralık ayı içinde tamamlamış olacağız. Ne yapacağımızı bütün detaylarıyla açıklayacağız. Nasıl yöneteceğimizi de açıklayacağız. Ondan sonra ‘Kim’ sorusuna gidecek.
Şöyle bir şey asla olmayacak: Kimse de böyle bir şey tahayyül etmemeli. İçeriden, 6 lider arasından veya dışarıdan yeni aday, cumhurbaşkanlığı makamını Sayın Erdoğan’ın kullandığı gibi kullanmayacak. Tek adam yönetimiyle olmayacak. ‘Kim’ sorusunu soranlar, sanki Erdoğan’ın yerine aynı yetkiyle ve aynı kültürle, aynı üslupla birisi gelecek, bunu bilelim, diye soruyorlar. Hayır, öyle olmayacak. Ne yapacağı, nasıl yöneteceği baştan belli olacak şekilde, 6 liderin mutabakatıyla bir isim üzerinde bir uzlaşıya varacağımıza inanıyorum. Merak etmeyin, Türkiye sahipsiz değil. İşte bugün bir hukuk mücadelesi yürütülüyor. Şu anda bu mücadeleyi doğru yürütmek önemli. Onun için ben buradayım Açık ve net ifade ediyorum: Hukukun siyasallaşması karşısında, omuz omuza vermek, bir isim tespit etmek kadar önemlidir. Bu konuda da bu çalışmalar tamamlandıktan sonra inşallah kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapılacak.”
Davutoğlu, “Aday ve ekibi birlikte mi çıkacaklar açıklanırken” sorusunu ise, “Büyük ihtimal. Nasıl yöneteceğimiz konusu çözüldüğünde, -ki bütün partiler geçiş süreciyle ilgili çalışmalarını masaya getirdiler geçen toplantıda- bu geçiş sürecinde nihayet Türkiye’yi 5 yıl eski mantıkla yönetecek birisi olmayacak. Geçiş sürecinin nasıl işleyeceğini konusunda büyük ölçüde ortak görüşlerimiz var. Ondan sonra da aday tespit edilecek” şeklinde yanıtladı.
Davutoğlu, “Geçiş süreci de 5 yıl mı olacak” sorusuna da “Ona seçimde oluşacak meclis aritmetiği karar verir. 400 milletvekiline ulaşırsak, altılı masa olarak hemen harekete geçeriz. Çünkü, Türkiye’nin belirsizliğe ve geçiş sürecinin uzamasına, vakit kaybına tahammülü yok. 400 milletvekiliniz varsa, Anayasa değişikliğini yaparsınız, parlamenter sisteme geçersiniz. Ve sistem yerine oturur. 360 milletvekili çıkarsa, bir uzlaşı sağlanmaya çalışılır bir referandumdan kaçınmak için. 360’tan daha düşük bir milletvekili aritmetiği çıkar ise, başka partilerle uzlaşı olmuyorsa, o geçiş süreci daha uzun sürecek anlamına gelir. Yani geçiş sürecinin ne kadar süreceğine millet karar verecek, oluşturacağı Türkiye Büyük Millet Meclisi tablosu ile” yanıtını verdi.
Hibya Haber Ajansı